Bir Cambalkon Hikayesi 21 Kasım 2016
Balkonların yeri, bizler için her zaman bir başkadır tabi ama sadece işi cambalkon olan Albert Genau için ise bambaşka. O yüzden bu keyfi bizler ile paylaşan kullanıcılarımızın evlerine konuk olduk, bizimle beraber hayatlarında neler değişti, onlar anlattı biz de büyük bir zevkle dinledik.
Ankara’dayız. İlk evimize misafir olmak için yola çıkıyoruz. Kızılay meydanında bir taksi çeviriyoruz, elimizdeki yazılı adresi şoföre veriyoruz. Çok kısa sürede hatta ne olduğunu anlamadan, Dışkapı’daki apartmanın önünde buluyoruz kendimizi.
Kapıyı güleç yüzüyle açıyor Güner Hanım. Telefondaki sesi kadar cıvıl cıvıl bir kadın. Biraz muhabbetten sonra bir balkona mı gitsek diyoruz. Türk misafirperverliği hemen devreye giriyor, bizi salonuna buyur ediyor, “olmaz önce bir soluklanın bir çayınızı için” diyor. Çayın yanında ise sürpriz limonlu kek…
En baştan başlayalım o zaman diyoruz, kaç yıldır bu evde oturduklarını merak ediyoruz, sorumuzla birlikte Güner Hanım başlıyor anlatmaya… ”1970 yılıydı evimize geçtik. 46 sene olmuş bu evdeyiz. 50 yıldır da bu mahallede. Çocuklarım kimi zaman evi değiştirelim diye baskı yapıyorlar. Bense buralara, bu eve alışmışım, değiştirmek istemiyorum. Hem hatıralarım var çocuklar, başka yerde yapamam” diyor. Orada anlıyoruz çocuklarının çabası boşa, Güner Hanım evini kolay kolay değiştirmeyecek.
Evin en çok hangi kısmını seviyorsunuz diye sorduğumuzda “Tabi ki de salonum” diyor. Haksız değil, salona baktığımızda el emeği, işlemeli ahşap mobilyalar ve kırmızı tuğlalarla bezenmiş bir şömine hemen dikkatimizi çekiyor. “Ama evde en çok vakit geçirdiğim yeri sorarsanız, eskiden oturma odamdı şimdi ise odaya açılan balkonum.” diye büyük bir keyifle ekliyor.
5 katlı bir apartman dairesinde şömine görünce bizim de ilgimizi çekiyor. O kadar da güzel süslenmiş ki… Çalışıyor mu? diye soruyoruz. “Bizim gençliğimizde çok modaydı şömineler” diye söze başlıyor, Güner Hanım. “Aslında bu apartmanda diğer dairelerde yok ama rahmetli eşimle evlendiğimizde, bir akrabamız, mermer ustasıydı, düğün hediyesi olarak yaptı bize. Eskiden epey kullanırdık ama şimdi uğraşacak kimse kalmadı.”
Tabi asıl merak ettiğimiz, her yanı hatıra dolu bu güzel evin cambalkon ile tanışması… Balkonun cambalkon takılmadan önce 25 yıllık bir panjur geçmişi varmış. “1990 yılında tüm pencerelerimle birlikte balkonuma da panjur yaptırmıştım.” diye başlıyor ve hikaye daha da netleşiyor. “Rahmetli eşim geçirdiği ameliyattan taburcu olup eve geldiğinde yaz zamanıydı. Havada çok sıcak. Evin her yanı pencere. Evin içi hep güneş… Sıcaktan bunalmasın diye panjur yaptırdık. O vefat ettikten birkaç sene sonraya, pencereleri elden geçirip pvc yaptırana kadar hep kullandım o panjurları. Pencerelerdekileri söktük ama sadece balkondaki panjurlar kaldı.”
Öğreniyoruz ki geçtiğimiz Haziran ayına kadar, tam 25 yıldır da kullanıyorlar o panjurları. Peki cambalkon yaptırmaya nasıl karar verdiniz diye soruyoruz. “Komşularımızda ve çevremizdeki binalarda görmeye başladık önce. Mahallenin eskileri, kendi aramızda altın günü yapıyoruz hala. (gülüşüyoruz) Gidip gelirken yaptıranlardan da duymaya başladık. Önce üst komşum yaptırdı. Oradaki değişimi görünce ben de yaptırmak istedim.”
Panjurlar balkonu karanlık yapıyor, temizliği çok zor. Ellerimiz parçalanırdı hep temizlerken. Şimdiki gibi de kullanmıyorduk balkonu, iki dolap koymuştuk kiler gibiydi. Üst balkonun oda gibi olduğunu görünce cambalkon yapılınca bizim balkonumuzda ferahlar diye düşündüm.”
Albert Genau ile tanışmanız nasıl oldu diyoruz? “Üst komşum sizin cambalkonunuzu taktırmış. Adınızı ilk oradan duydum. Kızıma da anlattım durumu. O da internetten bulmuş sizi.” Ekliyor “bazı endişelerimiz vardı” diye. “Evim çok güneş alan bir tarafta, her yanı cam olunca sıcaktan oturamayız. E burası Ankara, kışı da soğuk yine oturamayız diye düşündük.”
Bahattin Bey Albert Genau’nun yaklaşık 20 yıllık üretici bayisi. Onunla konuştuktan sonra endişeleri uçup gitmiş Güner Hanım’ın. “Balkonumuz için uygun olan ürünün, Tiara Twinmax ısıcamlı sistem olduğunu, cam olarak da konfor cam seçilirse hem sıcak havalarda hem de soğuk havalarda bize çözüm olacağını söyledi. “Gerçekten de haklıymış Bahattin Bey” diyor ve gülüyor.
Bu sırada çaylar ardı arkası kesilmeden geliyor, biz de el yapımı leziz limonlu kekimizden bir parça daha alıp muhabbetimize devam ediyoruz. “Montaj süreci nasıl geçti?” diyoruz. “Bahattin Bey geldiği ilk günden itibaren neredeyse 15 gün içinde herşeyi tamamladı.” diyor. Süre, biraz fazla geliyor bize. Hemen nedenini soruyoruz, “Isıcamlı cambalkon yapınca küpeştesi de ısıcamlı olması gerekiyormuş” diyor Güner Hanım. Panjurların ve eski korkulukların sökülmesi almış asıl zamanı. Bayimiz de titiz çalışınca… “Yoksa cambalkonun takılması sadece yarım günlerini aldı” diye ekliyor. Bayimizden memnun musunuz? diye sorunca “Daha önce de duymuştum, ustalığından hiç şüphemiz yoktu zaten ama tüm işleri bitince o molozları da götürdüler ya bizi hiç yormadılar, tertemiz teslim ettiler.” diyor.
Bu kadar yol gelmişiz, balkonda kahve keyfi yapmadan dönmeyi biz de istemiyoruz. Memnun musunuz? diye soruyoruz, kahvelerimizi yudumlarken. “Balkonun o karanlık ve kaba görüntüsü gitti çocuklar” diyor Güner Hanım. “Sanki oturma odamızın bir devamı gibi oldu. Aydınlık, ferah. Hem panjurların temizliği çok zordu. Ellerimiz parçalanıyordu, içerisini temizlesek de dışarıdan temizliği imkansızdı. Cambalkonu yaptırınca temizlik yapmak o kadar kolaylaştı ki, bütün camları 45 dakika da pırıl pırıl yapıyorum.”
“Eskisi gibi panjur ustalığı da kalmadı, şimdi hepsi otomatik olmuş, bizimkinin ipleri bozulsa, kopsa, tamir edecek usta da bulamıyorduk” diyor.
Şimdi gönül rahatlığı ve büyük bir keyifle balkonunu kullanıyormuş Güner Hanım. Hatta tüm ramazanı balkonunda geçirmiş. Balkonunda oturup kahvesini yudumlarken bir yandan da izliyormuş mahallesini. “Genişledi sanki balkonum, burada otururken yağmuru izlemesini çok seviyorum ama asıl kışın kar yağdığında merak ediyorum izlemesi çok güzel olur değil mi çocuklar?” Diyor. Hak veriyoruz.
Balkondaki değişimi gören konu komşu, akrabalar da beğenmişler evin bu yeni mekanını. Ama asıl perdeci ve parkecinin tepkileri hatırında kalmış Güner Hanım’ın. “Özellikle açılıp kapanması pencere gibi olan kolu gören herkes hayran kaldı” diye ekliyor. Böylesini ilk defa gördük diye diye defalarca gelip gidip, baktı ustalar diyor. Gururlanıyoruz.
Bu güzel evden ayrılmadan önce balkondaki minik süsler dikkatimizi çekiyor. Yaşayan bir balkon olduğunun küçük kanıtlarının da fotoğraflarını çektikten sonra ayrılmaya karar veriyoruz. Güner Hanım el sallıyor bize balkonundan… Çok güler yüzlü değil mi sizce de?
Balkonunda keyifli ve huzurlu vakit geçirmesini diliyoruz Güner Hanım’a.